0544 2456365 - 0212 3240324 senc64@gmail.com
Etyopatogenez: Tüm dünyada diz ve kalça protezi olmak üzere yılda 1 milyon protez yapılmakta ve bu ameliyatların yaklaşık % 1’ de periprostetk enfeksiyon meydana gelmektedir. Enfekte protez sayısı her geçen yıl artmakta, önümüzdeki 10 yıl içinde ciddi bir sağlık problemi haline gelmesi öngörülmektedir. Bu sebeple tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, öncelikle protez enfeksiyonundan korunma tedbirlerine başvurulmakta, enfekte olan protezlerin tedavisi de önem taşımaktadır.

Klinik: Enfekte protez tanısı klinik, laboratuvar testler ve eklem aspirasyonu ile konmaktadır. İlk 3-6 haftada tanı konan hastalara akut periprostetik enfeksiyon, 6. Haftadan sonra tanı konanlara ise geç enfeksiyon denmektedir. Akut enfeksiyonlarda hasta protez bölgesinde ağrı, kızarıklık ve şişlik ile gelirken; geç enfeksiyonda ise hasta akıntı veya fistül denilen eklemle ilişkili akıntılı yara uzantısı ile gelir. Her iki durumda da hasta ağrı, yürüyememe ve günlük aktivitelerinde kısıtlanma ile gelir.

Tanı: Gerek akut gerekse kronik protez enfeksiyonlarda CRP, Sedimentasyon ve Lökosit oldukça yükselmiş olup tanı koymada yardımcıdır. Ancak kesin tanı eklem aspirasyonu yaparak eklemde mikroorganizma olduğunu göstermekle konur. Genellikle üretilen mikrop Staf. Aureus’dur. Bunun yanında Lökosit esteraz testi ve – Defensin testleri tanıyı doğrulamada %90-95 arasında yardımcı olur.

Tedavi: Akut protez enfeksiyonlarında erken tedavi başarı şansını arttırmaktadır. Eklemin açılarak tüm enfekte dokuların çıkarılması, bol serumla yıkanması ve insert değiştirilmesinin ardından, bulunan mikroorganizmaya uygun olarak verilen 3-6 haftalık antibiyotik tedavisi ile %90-100 arasında başarılı olunmaktadır. Kronik enfeksiyonlarda ise; iki aşamalı tedavi yapılmalıdır. İlk aşamada tüm protez materyalinin çıkarılması, debridmanla yine bütün enfekte dokuların çıkarılması ve bol serumla yıkanarak eklem tam olarak temizlenmelidir.
Bundan sonra antibiyotik karıştırılmış ve spacer denen geçici protez konulur. Bu geçici protezler hareketli ve sabit olabilmektedir. Hastanın ve eklem içindeki kemik ve bağların durumuna göre hangisinin tercih edileceğine karar verilir. Bu ameliyattan sonra bulunan mikroba göre 3-6 hafta süreyle antibiyotik tedavi verilir.
6 haftalık antibiyotik tedavisi ve 2 haftalık bekleme süresinden sonra CRP, Sedimentasyon ve Lökosit değerleri normal veya normale yakın değerlere döndüyse, eklem ponksiyonu yapılır. 2 kez arka arkaya yapılan eklem aspirasyonunda mikrop üremezse, ikinci aşamaya geçilebilir. Ancak bu aşamaya 3 aydan önce geçilmemesi hastanın genel sağlık durumu açısından tavsiye edilir. İkinci aşama cerrahide, spacer çıkarılıp eklem tekrar temizlenir. Bu arada yapılacak eklem histololojik incelemesinde (frozen) mikrop görülmemesi yeni bir protez koymada karar vermede yardımcı olur. Bu incelemede mikrop görülmesi durumunda, ilk aşama işlemleri tekrarlanır. İkinci aşamada eklemin temiz olduğuna karar verilirse, revizyon protezi denen ve hem kemik hem de bağların rekonstrükte edilmesini sağlayan protezler kullanılmalıdır.

Bu ameliyatın ardından hasta 3-6 ay süreyle enfeksiyonun tekrarlaması açısından yakın takip edilmelidir.

Hasta 1: 2 yıl önce total diz protezi yapılan ve kısa bir süre sonra protez çevresi enfeksiyon gelişen ve bu sebeple başka bir hastanede 3 kez ameliyat edilen hastaya iki aşamalı tedavi uyguladık. İlk aşamada protez çıkarılıp, antibiyotikli spacer tedavisi uyguladık. Enfeksiyonun geçtiğini gördükten sonra, ikinci aşamada ciddi kemik kaybını telafi edebilmek için tümör proteziyle rekonstrüksiyon yaptık.

Hasta 2: Kalça protezi sonrası enfeksiyon gelişen başka bir hastamızda yine iki aşamalı tedavi sonucu görülmekte.